top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Dilara

Hikaye Yazarken Olay Örgüsü Nasıl Kurulur?

Güncelleme tarihi: 16 Ağu 2022



Bu içerikte, aldığımız kararları uygulamaya geçmeden önce, hikaye yazarı olarak bizleri bekleyen çalışma adımlarını planlayabilmek için, genel bir hatırlatma yapmak istedim.

Hikaye ortalama olarak kaç taslak sonunda sunuma hazır hale gelir?

Bu taslaklar üzerinde çalışmanın incelikleri, farklılıkları nedir?

Karakter geliştirirken unutmamamız gerekenler nelerdir?

Okuyucuyu, izleyiciyi ya da dinleyiciyi akıcı bir hikayeyle bir araya getirmek ne demektir? Akıcılık nedir?

Sürükleyicilik Nedir?

Şüphe ve drama bu işin neresindedir?

Hikaye yazma işinin en temel iki kuralı olan Anlatma Göster ve Gösteriyorsan Bir Anlamı Olsun (Çehov'un Silahı) nedir?

Nasıl uygulamak gerekir?

Uygulamak şart mıdır?

İyi diyalog yazabilmek aslında ne demektir?

Hikayen senden neler bekliyor?


1. Bir Oturuşta Yaz

Hikayenin ilk taslağını mümkün olduğunca kısa bir sürede yaz. Hikayenin elinden ilk çıkışı gelişi güzel aktığı gibi çıkmalı. Elinden, içinden geldiği gibi. Tek seferde.


Bir kaç hikayeyi yayına hazır halde tamamladıktan sonra, bu pratiği kazandıktan sonra, elbette başlangıçta belirli bir çalışma stili ile çalışmaya başlayabilirsin. Bugün hala çoğu tecrübeli hikaye yazarı, başlangıcı çok detayına girip düşünmeden, çalakalem dediğimiz şekilde, tek seferde akıtarak yazıyor. Bu, hikayeni her ne ürün için yazıyorsan yaz, değişmez bir kural.


2. Keşifte Olduğunu Unutma

Bir hikayeyi yazmak için ilk oturduğunda aslında henüz hikaye yazmaya başlamadığını, henüz bir keşifte olduğunu unutmazsan, elinden çıkan o ilk çalakalem çıktı, bir keşif çıktısıdır. Kendinden beklentin, belki üç beş taslak sonunda ulaşabileceğin sonuç çıktısı kadar kusursuz yazmaya yönelik olur zaten baskıdan o ilk taslağı yazamazsın. Kusursuzluğu arama, aklına gelen her şeyi ortaya koymaya çalış. Ayıklaması, bir arada kalması en mantıklı olan fikirlerin kendi içinde düzenlenmesi 2. Ya da 3. Taslak yazışında yapabileceğin bir şey.


Kendini, bir antik kentten dışarı kum çıkaran arkeolog olarak hayal etmelisin. O antik şehrin nereye gömülü kaldığı hakkında elinde birkaç ipucun olabilir, ancak şehir ortaya çıkana kadar tam olarak neye benzeyeceğini bilemezsin. Kimse bilemez. Sadece kazman, ince ince, sabırla kazman ve sonunda inanılmaz bir şeyle karışılacağına inanmaya devam etmen gerekiyor.


3. Protagonistini Yarat ve Diğer Karakterlerden Beslenerek Geliştir

Hikayeler kahramanlar hakkındadır. Bu kadar basit. O karakterin hikayesi ne kadar derinse, hikaye de o kadar derin olacak demektir. Elinde iyi bir kahramanın yoksa, kafanda tasarladığın hikaye ne kadar iyi olursa olsun, fikrin ne kadar özgün ve sarsıcı derecede etkileyici olursa olsun, iyi bir hikaye yaratamazsın.


Kahraman olarak kendine her ne belirlersen belirle, onu bir insan gibi anlatacağını unutma. İnsanileştireceğini, insani etik, ahlak, sosyal yaşam, ilişkiler, duygular gibi pek çok konuda insani kaygıları ona entegre edeceği bilmelisin.


Bu kahraman bir böcek de olsa, bir çiçek de olsa, bir insan, bir şehir ya da bir eşya da olsa, hikayesini bir insanın dinleyeceğini :) unutma.


Hepimiz “İnsan karar veren bir varlıktır” ifadesine aşinayız. Ne yaşıyorsak hepsi verdiğimiz kararlara bağlı. Kahramanınızın da hikayenizde yarattığınız her türlü olay, durum ve karmaşa içinde karar verme anları var. Her kahramanın yani protagonistin temelde ortak gerçeği, kararlar vermeleri gerektiğidir. Onun verdiği kararlarla olay akışın ilerler. Örgün şekillenir.


Hikaye yazmanın en temelinde;

Bir kahraman yani protagonist,

O kahramanın önüne çıkarılan bir engel yani antagonist,

Bu engeli aşmaya yönelik yaratacağın bir motivasyon, Ardından o engeli o motivasyonla ve o antagoniste karşı aşma/aşamama sonucuna ulaşana kadar karakterin başına gelenlerin özeti var.


İşte tüm bu aşamalarda her ne kadar senin tarafından yaratılmış olsa da, bir noktadan sonra kendi kararlarını verebilen kahramanlara ihtiyacın var.


Kararını kendisi veremiyorsa, karakter yaratımında bir problem var demektir. Bu büyük bir sıkıntı. Kahramanın kararları kendiliğinden ortaya çıkmıyorsa, yan karakterleri de iyi yazmadın demektir.


Protagonistinin karşısına koyacağın antagonistin, protagonistinin yardımına muhtaç olan ya da protagonistine çare olacak olan yardımcı karakterlerin de en az ana kahraman kadar iyi tasarlanmış olması gerekiyor ki kahramanın hikayesi sağlam kurulabilsin.


Hepsi birbiri ile çok bağlı. Birbirlerinden besleniyorlar. Kötü karakter ne kadar iyi bir kötü olursa, iyi o kadar iyi bir iyi olabilir. Muhtaç olan bir yan karakterin o düşkünlüğünün hikayesi ne kadar sağlam olursa, kahramanın kurtarıcılığı o kadar etkileyici olabilir.


Biri diğerini ne kadar güçlü bir şekilde zorlarsa, diğerinin onunla ettiği mücadele o kadar güçlü görünür. Zafer elbette okuyucu gözünde daha kayda değer bir zaferdir.

4. Şüphe ve Drama Yarat

Hikayeni sunduğun kişiyi anda tutmak ve devamında vereceklerine dair heyecanını korumasını sağlamak için aralara serpiştirdiğin bazı soruların olmalı.


Bir hikayenin her anı her saniyesi aynı derecede ilgi çekici olamaz. Bu imkansız. Ama matematiğini iyi kurar ve asıl ilgi çekici detayları iyi dağıtabilirsen, elindeki hikaye örgüsüne yani kurguna, izleyici ya da okuyucuda gerçekten her saniyesi aşırı ilgi çekici bir şeyle karşı karşıya kalmış algısı yaratabilirsin.


Bahsettiğim sorular tamamen hikayeni sunacağın kişilerin zihninde uyanacak sorular. Bunları asla sen yazar olarak sormamalısın. Anlatıcın da sormamalı. Karakterlerin hele asla sormamalı. Bizim televizyon dizilerimizde sıklıkla olur. karakterler birbirlerine sorarlar "E şimdi ne olacak?" Hayatımda bundan daha saçma bir şey görmedim. Senin izleyicinin ya da okuyucunun kafasında yaratman gereken sorular şöyle sorular;


“Peki şimdi ne olacak? Yapacak mı?” Başaracak mı? Kazanacak mı? Kurtulacak mı? Kavuşacak mı? gibi sorular. “Peki Sonra ne olacak?” gibi...


Bunu iyi yapmak için, bilgi akışını okuyucuya ya da izleyiciye kısıtlaman gerekiyor. Hiçbir şey aşırı paylaşılmamalı. Bu dramayı yok eder. Merak ve şüphe yoksa, drama da yoktur.


5. Göster, Anlatma

“Anlatma, göster”.

Bu kural sadece tiyatro ve sinema eserleri yazımında geçerli değil, öykü ya da roman yazarken de geçerli. Hatta şiirde bile.


Sinema ya da tiyatroda göstermek dediğimizde neyden bahsettiğimiz ortada, peki Roman ya da Öykü'de anlatma Göster kuralını nasıl uygulayacağız?


Betimlemeler sayesinde. Tasvir sanatı sayesinde.


6. Çehov'un Silahı

Hikaye yazarken <Göstermek> dediğimizde betimlemekten, tasvir etmekten bahşediyor olacağız. Yani bir şeyin ya da bir kimsenin varlığını ortaya koymaktan. Hikayede varlığı ortaya konan şey gösterilmiş demektir.


Ünlü Rus yazar Anton Çehov, “İlk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır. Eğer patlamayacaksa o tüfek orada asılı olmamalıdır.” der. “Çehov’un Silah”ı olarak isimlendirilen bu kural, sadece tiyatro oyunları için değil, sinema anlatıları ve edebi hikaye anlatıları için de geçerlidir.


Bu prensibi daha da genelleştirecek olursak, eğer bir yönetmen filminde, bir yazar hikayesinde bir şey göstermeyi ya da söylemeyi seçtiyse bu bir amaca hizmet etmelidir derler.


Tüm anlatı sanatları için oldukça önemli olan bu prensibi sinema üzerinden inceleyen başarılı bir video yayınlandı. İzlemek için tıkla!


Evet bir anlamı olsun gösterdiğin her şeyin. Ancak bu anlamı yaratırken arama. Eğer bir şeyin varlığını ortaya koymak geldiyse içinden koy. Uzun uzun bahsetmek geldiyse içinden bahset. Tamamı bittiğinde, yani ilk taslağını tamamladığında, okuma, değerlendirme ve düzenleyip ikinci taslağa geçme aşamasındayken yapacağın şey zaten gereksiz olanları elemek olacaktır. İşte bu kural, henüz ilk taslağı üretirken değil, ayıklama ve düzenleme aşamasında uygulayabileceğin bir kural.


7 . İyi Diyalog Yaz

Diyalog yazmanın öğretilebileceğine inanmıyorum. Bu sebeple, senaryoda olduğu gibi teknik açıdan gerekliliklerini irdeleyeceğiz ancak sanatsal ve yaratıcı boyutuna girmeyeceğiz. yalnızca şunları söyleyebilirim;

Her karakter bir sese sahip olmalı. Başında adı yazmasa dahi, sadece söylediklerinden, üslubundan, kimin konuştuğunun anlaşılacağı bir özgünlükten bahsediyorum.

Seçilen kelimeler, tonlama, cümlelerin kuruluş matematiği, inceliği, kabalığı, iddiası ya da naifliği, tüm detayları, o diyaloğu ağzına yerleştirdiğiniz karakterin ağzına tam oturmalı. Onun geçmişine, karakter hikayesine, yaşama karşı tutunduğu tavra, iletişim yoluna ve yordamına uygun olmalı. Eğreti durmamalı. Aynı şeyi söyletmenin binlerce farklı yolu var. Aynı cümleyi binlerce farklı karakter yapısı için bambaşka biçimlerde söyletebilirsiniz. Her zaman olabilen en uygununu aramalısınız.

Karakterlerin zaten bildiği şeyleri, sırf hikayenin akışında okuyucu ya da izleyici de duysun diye tekrar konuşturmamalısınız. Konuşturacağınız şeyler, karakterlerin bildiği ama okuyucuya henüz anlatılmamış o olayın ya da durumun karakterler üzerindeki etkisini, hislerini açacak, altınız çizecek konuşmalar olmalı.


8. Ölüm Hakkında Yaz

İyi hikayeler genellikle ölümü içerir. Her güçlü hikayenin, ölen en az bir ana karakterleri vardı.Okuduğun son beş romanı düşün. Kaç tanesinde bir karakter öldü? İzlediğin tutkunu olduğun dizileri, filmleri hatırla. Çoğunun ortak özelliği karakterlere acımadan kıymalarıdır :) Karakter öldürmeyi sevmeyen yazar üşengeçtir.


Bin bir emekle yarattığı o derinlikli karakterlerden son ana kadar faydalanmak ister. Ama asıl sarsıcı anlamda etkileyici olan, tıpkı hayatta da olduğu gibi, o hiç gitmeyecek sandığımız, sevdiğimiz, alıştığımız, o derinlikli ve özenilerek yaratılmış karakterin bir anda hayatımızdan çıkışıdır. Seni en çok etkileyen filmleri düşün, okuduğun en etkileyici romanları, hikayeleri düşün.


Ve hatta karakter yaratırken, o karakterin ölümle ilişikisi bile senin için bir analiz başlığı olabilir. Karakter yaratım sürecine ayrıca değineceğiz ancak özetle şunu söyleyebilirim, hikaye kurarken sorduğun sorular gibi karakter yaratırken de sorduğun bazı sorular var. Çoğu yazar aynı sorularla hazırlığına başlıyor. Elbette sen başka sorular ekleyebilir ya da mevcut soruları azaltabilirsin. Ama benim bir karakter yaratırken en önem verdiğim şey o karakterin ölümle ilişkisi üzerine düşünmek. Bu benim için bir soru;

Bu karakterin ölümle ilişikisi nasıl?

Bu sorunun cevabı o karakterin yaşam amacından, gündelik eylemlerine, hayallerine olna yaklaşımına ya da hikayedeki büyük motivasyonuna kadar pek çok konuda bize cevap veriyor.


9. Profesyoneller Gibi Düzenle

Profesyonel yazarların çoğu, üç taslak veya daha fazla yazar. İlk taslağa genellikle “kusmuk taslak” denir. Sebebini biliyorsun. İçinden geldiği gibi tek seferde kustuğun için. Bu ilk taslak kimseyle paylaşılmaz. Çünkü İlk taslağın, hikayeni keşfettiğin ve ne neye benzeyeceğini anladığın taslaktır. Bu sana kalmalı.


Yazarlar, özellikle yeni yazarlar, bu ilk taslağın ardından gelen yeni taslaklarda, utanç verici ilk taslaklarını temizlemek için, hikayeyi ellerinden geldiği kadar çabuk parlatmak ister, acele ederler.


Ama aslında ilk iki taslağı bitirene kadar, cilalamaya parlatmaya girişirsen, zaman kaybından başka bir şeye yaramaz. İkinci taslak parlatma amaçlı değildir. Bu taslak, büyük yapısal değişiklikler ve senaryonun karakterlerini veya kitabının temel fikirlerini açıklığa kavuşturmak içindir.

Üçüncü taslak, derinlemesine parlatma içindir. İşte şimdi her şeyin süslenme, parlatılma zamandır. Eğer bir hikaye yaratım sürecini yazara yaşattığı haz açısından değerlendirecek olursak en büyük haz, ilk taslaktaki o içinizi boşalttığınız andır. Ondan bir sonraki en haz verici an 3. Taslak yazdığınız aşamadır. Hatta en eğlenceli aşamadır. Baskıya ya da sete hazır hale geldiği an bence 1. Ve 3. Taslak yazım aşamalarından daha keyifli değildir :) O aşamalara daha önce hiç ulaşamadım. :)))


10. Kuralları Öğren, Uygula, Sonra Kır

İyi yazarlar bütün kuralları bilir ve takip eder.

Büyük yazarlar bütün kuralları bilir ve onları kırar.

Ancak, en iyi yazarlar bütün kuralları bilen, onları kullanan ve asla keyfi olarak ihlal etmeyenlerdir.


Onlar sadece hikayeleri yeni bir dizi kural gerektiriyorsa kırıp kendi kurallarını yaratırlar.


Kuralları bil, her şeyi öğren, hikayeyi yazmaya başla. Hikayene hizmet etmeye devam et. Hikayen senden tüm o bildiğin kuralların dışında bir şey bekliyorsa ve bu çok gerekliyse kendi kurallarınla yazmaya devam et.


İyi okurlar ve iyi izleyiciler, bir şeyin “yapmak için yapıldığını” her zaman fark ederler. Gerek yoksa, kırma, bozma, bambaşka bir şey yaratmaya çalışma. Fikrin özgünse işin zaten özgün. Neden hepimizin kafasında bambaşka bir çağ açma, tüm kuralları yıkma ve bir devri kapatma isteği var bilmiyorum. Sanki var olanı gerçekten anlayabilmişiz ve onunla işimiz bitmiş gibi :) Bu artık çok daha saçma ve gereksiz geliyor.


11. Artık Hikayeni Paylaş

Hikayeni paylaştığın zaman, başarısızlık olasılığıyla karşı karşıya kalırsın. Bu, mümkün olan en iyi hikayeyi yazmaya zorlar. Bu kaygıyla yazmak elbette zarar verici. Bu yüzden 3. Taslağa kadar her şeyin o karanlıkta kalmasını ve hikaye ile aranıza kimsenin girmemesini sağlamak çok önemli.


Öte yandan birinin yakında yazdıklarını okuyacağını bilirsen daha iyi bir motivasyonla yazarsın. O yüzden 3. Taslaktan sonra daha fazla bekletmeden insanlarla paylaşmaya hazırsın demektir.

12. Yorumları Değerlendir

Herkesin hemen daha 3. Taslağında bir editöre ulaşma şansı olmayabilir. O yüzden profesyonel yoruma ulaşana kadar zaman kazanmak, ve olabilen en iyi çıktıyla o profesyonellerin önüne çıkmak için biraz eşten dosttan yardım almak iyi olabilir.


Çevrende düşüncelerine ve birikimine güvendiğin dostlarınla paylaş ve yorumlarını dinle. Hatta yorumlarını not al. Sonra bu yorumları bir çeşit odak grup çalışması gibi bir kaç sayfalık yorumlar dökümü olsun elinde.


İster bir öykü ya da roman olsun ister bir senaryo, bu hikaye her ne için kullanılacaksa fark etmeksizin hepsinin bir sunum dosyası olacak. İster yayın evine ister yapım evine ya da yapımcıya. Bu aldığın okuyucu yorumlarının bir kısmını hikayeni geliştirirken kullanabilir, bir kısmını dosyana koyabilirsin.


Diğer bir yol da öykü yarışmalarına katılmaktır. Özgün hikaye yarışmalarına yazdığın mevcut bir öyküyle katılabilirsin ya da belli bir tema üzerine yaratılmış öyküler bekleyen yarışmalara katılabilirsin. Böyle durumlarda eldekileri değerlendiremeyebilir, yeniden yazmak zorunda kalabilirsin ama bu da sana yeni bir tema üzerinde yeni bir yaratım pratiği kazandırır. Son başvuru tarihleri seni sorumlu tutar ve ödüller seni bitirmen için teşvik eder. Kazanırsan, bir hikaye ya da öykü yazarı olarak alacağın küçük bir ödül bile, bir senarist ya da yazar olarak ciddiye alınma oranını arttıracaktır.

1.955 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page